Çocukken bize hep "Utanmıyor musun?" denilirdi. O zamandan beri, utanmanın ne olduğunu biliyoruz. Yanlış söylenen sözden utanırız, bir şey bilmediğimizden utanırız, arzularımızı dile getirmekten utanırız, sormaktan utanırız, hayır demekten utanırız. Özünde, utanç içinde yaşıyoruz. Ama nedense ne utanç ne de vicdan sahibi olmakla suçlanıyoruz.
Utanç, bir şey yapmaktan kaynaklanan bir rahatsızlık veya suçluluk duygusudur. Aslında suçluluk bir utanç duygusudur. Utanıp kendini suçlamana gerek yok. Birincisi, çünkü utanç özgüveni öldürür; ikincisi, tam olarak yaşamayı ve hissetmeyi ve en önemlisi gelişmeyi engeller.
Bir şey istiyoruz ama bu tatsız utanç duygusunu tekrar yaşamamak için başka bir şey yapmalıyız. Çocuklar yetişkinlerden çok daha doğal davranırlar çünkü henüz utanmanın ne olduğunu bilmiyorlar.
Uzmanlara göre utanç hissi sadece birkaç saniye sürüyor. Ancak sonuçları oldukça uzun vadeli olabilir. Bazen travmalar hayatta derin ve kafa karıştırıcı olabilir. Yaralanmalar, özellikle toplum içinde utanıldıklarında ağırdır.
Zaten sizi rahatsız eden bir hata yaptıysanız, kendinizi affederek durumu düzeltebilirsiniz. Örneğin, telefonda yüksek sesle konuştuğunuz için sizi toplum içinde utandırmaya çalışıyorlarsa, bu hatayı kabul edebilir ve kendinizi düzeltebilirsiniz. Düzeltme, suçlulukla mücadeleye yardımcı olur, çünkü kendinizi düzelttiğinize ve utanılacak başka bir şey olmadığına kendinizi ikna edersiniz.
Görünüşten utanmamak gerekir: dolgunluk, çiller, yükseklik. Ancak bazen kendinizi olduğunuz gibi kabul etmek imkansızdır. Bütün bunlar, gerçeği nasıl kabul edeceğimizi ve onda olumlu özellikler aramayı bilmediğimizi gösteriyor. Ve eğer öyle düşünüyorsanız, o zaman neden her zaman bir şeyden hoşlanmıyorsak ve utanıyorsak neden yaşıyoruz. Belki de diğer önemli duygulara geçmelisin. Örneğin, gurur duyabileceğimiz şeyleri düşünün. Utanç duygusunun yerini gurur ve özgüven duygusu almalı, o zaman yaşamak daha kolay olacaktır.