Aile hayatı denemelerle doludur ve asıl mesele yaşam biçimini iyileştirmektir. Bulaşıkları kim yıkamalı ve çamaşırları kim ütülemeli? Herkesin mutlu olması için her şey nasıl düzenlenir?
Aile hayatı, mutluluğun hüküm sürdüğü iki sevgilinin küçük bir dünyasıdır, ancak aynı zamanda çatışmalar ve kavgalar da vardır. Çoğu zaman, çatışmalar günlük zorluklardan veya daha doğrusu eşlerin sorumlulukları dağıtamamasından kaynaklanır.
Genellikle ev işlerinin çoğu kadının omuzlarına düşerken, koca iş ve kariyerle meşgul olur. Bununla birlikte, modern bir kadın genellikle kariyer basamaklarını yükseltmeyi de hayal eder. Bu, kocanın yıkanmamış bulaşıklar ve boş bir buzdolabı ile karşı karşıya kalabileceği anlamına gelir. Ne yapalım?
Ana şey, ne kadar basmakalıp gelse de, karşılıklı anlayıştır. Eşlerin ikisi de işiyle meşgulse, bir kafede akşam yemeği yiyebilir veya aceleyle birlikte bir şeyler pişirebilirler. Yani sorumlulukları eşit olarak bölmek ya da her şeyi birlikte yapmak doğru olacaktır. Örneğin, koca bakkala gitti - karısı akşam yemeğini pişirdi, bulaşıkları yıkadı ve birlikte çıkardı.
Başka bir şey, eşin çalışmadığı veya yarı zamanlı esnek bir programı olduğu zamandır. O zaman elbette kocasını gündelik sorunlarla rahatsız etmeyebilir. Ancak bazen dinlenmeye de ihtiyacı var, böylece kocası haftada en az bir kez süpürebilir, akşam yemeği pişirebilir ve bulaşıkları yıkayabilir. Onun için zor olması pek olası değil, ancak karısı bir süre rahatlamaktan memnun.
Eşlerin birbirlerinin çalışmalarını takdir etmeleri önemlidir. Gerçekten de bir koca madende değil de ofiste çalışıyor olsa bile, bu onun yorulmadığı anlamına gelmez. Çalışmaya dinlenme değil, çalışma denmesi boşuna değildir. Aynı şekilde, evdeki rahatlığı her gün koruyan eş de molalara ihtiyaç duyar.
Eşler, aile hayatının battaniyesini kendi üzerine çekmeyip, birbirlerine sığınmaya çalışırlarsa, herkes ısınır!