Her zaman pozitif kalmak, modern dünyada nesnel bir zorunluluktur. Şiddete başvurmadan pozitif kalmayı öğrenebilir misin?
"Kendini yönetmeyi öğren." Bu ifade, duyguları kontrol etme yeteneğinin içsel güçle ilişkilendirildiği zamanımızda her zamankinden daha alakalı. Olumlu düşünme yeteneğinin iş ortamında çalışana sunulan gereksinimlerden biri haline gelmesi boşuna değildir. Ancak giderek daha fazla bilim insanı, görev başında bir gülümsemenin gerçek duygularımızın tükenmesine ve gerçek duygularımızdan soyutlanmaya yol açtığı konusunda hemfikir.
Sorun şu ki, beynimiz herhangi bir eylemi zorunlu olarak tanımladığı anda, onu şiddetli olarak algılamaya başlar. Gülümseme maskesini çok uzun süre taktığımızda, gerçek duygularımızı gösterdiğimiz ve gerçek ruh halimize uygun göründüğümüzden daha hızlı yoruluruz. Bu yüzden sadece vücudunuzu aldatmak işe yaramaz - her zaman yüzünüzdeki ifadenin gerçek duygulara uymadığını hissedecek ve huzur ve dinlenme talep edecektir.
Tüm ikilem şu ki, olumlu görünme çabalarımız yalnızca özdenetim arzusu tarafından belirlenirse, vücut onları her zaman yanlış olarak izleyecektir. Olumlu bir tutum gerekliyse, çok daha inandırıcı görüneceğiz.
Olumlu düşünmeyi teşvik etmek için birkaç koşulun karşılanması gerekir: yaratıcı özgürlük, net bir amaç duygusu ve güvenlik. Şu anda iç dünyamızı neden bu kadar özenle olumluya ayarladığımızı fark edersek, bunu kendi seçimimiz olarak görürüz ve bu nedenle vücudumuz daha olumlu tepki verir ve daha büyük olasılıkla olumlu yayılmaya başlar.