Alışkanlıklar, prensip olarak, bir insanın hayatının nelerden oluştuğudur. Birçoğunun hayatımızı onlarsız olabileceğinden çok daha kötü hale getirmesi şaşırtıcı değil.
Herkese ve herkese üzüntülerinizi ve sevinçlerinizi anlatarak hayatınızı hava atmayı bırakın. Hayatınız sadece sizin kalsın, isterseniz arkadaşlarınızla veya ailenizle tartışabilirsiniz, ama kesinlikle sadece tanıdıklarınızla değil. Bu yaklaşım size gizem katacağı gibi, sizi endişe ve arkanızdan dedikodulardan da kurtaracaktır.
Dakik olun. Beklemekle vakit kaybetmeyi kimse sevmez, çok can sıkıcıdır. Randevulara geç kalarak karşınızdaki kişiye saygısızlığınızı gösteriyorsunuz. Gerçekten geç kalmanız gerekiyorsa, uyardığınızdan emin olun: arayın veya bir mesaj yazın.
Arkadaşlarınızla sohbet ederken telefonunuzu bir kenara koyun. Hayatınız hakkında bir şeyler anlatmanız biraz rahatsız edici ve muhatabınız şu anda kendini telefona gömmüş ve güçlü ve ana ile “sohbet ediyor” veya sadece haber akışına bakıyor. Ayrıca, İnternet hiçbir zaman canlı iletişimin yerini alamaz.
Hayatı kendi ellerine al. Bir gün bir perinin gelip hayatınızı sihirli bir şekilde değiştireceğini beklemeyin. Kendin de böyle bir peri ol ve hayatını kendi başına yönetmeye başla. Bu size çok zaman kazandıracak ve boş umutlara harcadığınız zihinsel güç, hedeflerinize ulaşmanın yollarını bulmaya harcanabilir.
Yol boyunca zorluklarla karşılaştınız diye hayatınızın başarısız olduğunu düşünmeyin. Öyle ya da böyle, her insanın öyle bir anı vardır ki, elleri pes eder ve görünen o ki, ötesinde sadece umutsuz bir karanlık vardır. Umutsuzluğa kapılma, geçecek. Asla pes etmeyin, tüm gücünüzle savaşın ve bir gün sorunlar ortadan kalktığında, güçlendiğinizi ve değerli deneyimler kazandığınızı anlayacaksınız.