Duygular ve mantık - hangisi daha önemli? Bu soru insanları her zaman meşgul etmiştir. Hayat seçimlerini neye göre yapacağınıza güvenmek: kalpte mi yoksa kafada mı? Ve cevap basit ve yüzeyde: hem hisler hem de mantık eşit derecede önemlidir. Onları eşit derecede dinlemelisin.
Duygular ve Akıl. istiyorum ve ihtiyacım var
Bir kişi yalnızca zihni dinlerse, duygularını bastırma, nasıl hissedeceğini unutma, sezgisini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalır. Böyle bir insan, "gerekir" ve "doğru"nun pençesinde yaşamak zorunda kalır. Çevresindekilere de aynı talepleri yapmaya, onları kınamaya ve kendisinin mahrum olduğu duyguların “fazlası” için onları cezalandırmaya başlar.
Bir kişi yalnızca duyguları dinlerse, tutkularına kapılma, arzularında kaybolma ve artık “istek” ile “ihtiyaç” arasında ayrım yapmama riskiyle karşı karşıya kalır. Duygulara körü körüne bağlılık, bir kişinin kendini şımartmasına yol açar. Ve sonra iradeyi geri kazanmak çok zor.
Bazı insanlar bir rehber olarak zihne güvenmeyi ve duyguları dinlemeyi seçerler. Bir insanın bir şeye can atması boşuna değildir, birisine sempati duyması veya birinden kaçınması sebepsiz değildir. Bunun her zaman bir nedeni ve amacı vardır. Karar vermeden önce, içgüdülerinizin hem nedenini hem de amacını anlamak önemlidir.
Diğer insanlar duygularını daha önemli görür ve akıllarını bir rehber olarak kullanırlar. Arzularının peşinden aptallık yapmamayı ve ayaklarının altındaki zemini kaybetmemeyi değerlendirirler.
Ancak, birinci ve ikinci yollar arasındaki fark önemli değildir. Duyguların mı yoksa mantığın mı birincil olduğu o kadar önemli değil. Dengeli olmaları önemlidir.
Duygular ve mantık arasındaki denge nasıl bulunur?
"İstemek" ve "zorunluluk" arasında bir seçim yapmak zorunda kaldığınızda, aceleci kararlar almanıza veya hemen sonuçlara varmanıza izin vermeyin. Durun ve içinizdeki sarkacı gözlemleyin.
Ne duyuları ne de zihni boğmaya çalışmayın. Kendini dinle, odaklan. Yaşa, nefes al, gör. Sarkaç sallanmaya devam ediyor ama onu itmemek çok önemli! Aksine - her harekette salınımı yavaşlatmaya çalışın. İzlemeye devam edin.
İşte o anda, sarkaç "istiyorum" ve "yapmalıyım" arasında gidip gelmekten neredeyse vazgeçtiğinde, en kolay ve en doğru kararlar gelir. Nasıl bekleyeceğinizi bilin ve belki de durum kendi kendine çözülecektir.