Adalet çok yönlü, karmaşık ve önemli bir kavramdır. Uzun yıllardır psikologlar, modern insanın sahip olduğu temel özelliklerin neler olduğunu bulmaya çalışıyorlar.
Talimatlar
Aşama 1
İnsanların bir kişiyi veya cansız bir nesneyi algılarken ve değerlendirirken kategorileri kullandıkları sonucuna varılan sosyal kategorizasyon alanında uzun yıllar süren psikolojik araştırmaları düşünün. Örneğin, bir kişiyle tanışırken, genellikle onu, gerçek yeteneklerinden bağımsız olarak, bu seçilen kategorinin niteliklerine sahip olan "kızıllar", "bilim adamları" vb. Gibi kategorilerden birine atamaya çalışırlar. Bu nedenle, toplantıda aniden "kızıllar" kategorisine yönlendirilirseniz, büyük olasılıkla kurnaz ve oldukça aktifsiniz.
Adım 2
Olayları ve kavramları algılama sürecinin benzer şekilde gerçekleştiğini lütfen unutmayın. Sadece bu durumda, insan nitelikleri ve özellikleri değil, özelliklerine tabi tutulur. Adaleti ve adaletsizliği anlamak bir istisna değildir.
Aşama 3
Adaletin ne olduğunu anlamak için, kabul edilen normlara dayanan bir kişi, adalet ve adaletsizlikle ilgili kavramları ve adil olayların farklı olduğu genel özellikleri kullanır. Çoğu zaman, insanlar anlayışlarını gerçek olaylara dayandırır ve insanları adil normlara göre özetler.
4. Adım
Bu kavram hakkında kendi fikrinizi oluştururken, psikolojik araştırma sonuçlarına göre niteliksel olarak farklı üç fikir olduğunu unutmayın. İlk görüş, koşulsuz infaz gerektiren yasaya dayanmaktadır. Burada "dürüstlük ve ahlak", "yasa ve düzen" vb. Gibi istikrarlı kavramlar en sık burada görünür. Bu durumda adalet, insan eyleminin temelidir.
Adım 5
İkinci durumda adalet, merhamet, özen, umut ve yardımla ilişkilendirilir. Bir kişiye karşı dikkatli ve saygılı bir tutumu, arzularının yerine getirilmesini ve mutluluğun elde edilmesini vurgular. Üçüncü görüş, nesnel bilgiye dayanmaktadır. Adalet, bir kişinin hayatındaki kader ve kaçınılmaz değişikliklere katkıda bulunan tek bir gerçeğin varlığı ile ilişkilidir.
6. Adım
İlginçtir ki, adaleti tanımlamaya çalışırken, insanların toplumun gerçek yaşamındaki ahlaki ve yasal bileşenlerine, gerçeğin arayışına ve eylemine çok daha fazla vurgu yapmaları ilginçtir. Aynı zamanda, kişilerarası ilişkilerde ona daha mütevazı bir rol veriyorlar.